100. yıla giderken dil düşmanlığı!

26 Ekim 2022 Çarşamba

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal Kahramanmaraş Uluslararası 8. Kitap ve Kültür Fuarı etkinlikleri çerçevesinde gençlerle buluşuyor, “Bir kitap okudum” başlıklı konferansa katılıyor.

Konuşmasından anlaşılıyor ki Ünal bir kitap okumamış... 

Bildiğini okumuş...

100. yılını kutlamaya hazırlandığımız Cumhuriyetin en önemli kazanımının kendince canına okumuş...

O kadar desteksiz atmış ki hariçten gazel okumuş...

Hızını alamamış, Cumhuriyet devrimlerine meydan okumuş...

Ünal’a göre, dil devrimi lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, bütün düşünce setlerimizi yok etmiş!

Aslında Ünal’a tepki göstermek yerine, çok ciddi bir konuda toplumu bilgilendirme, unutulan gerçekleri yeni kuşaklara aktarma ortamı sağladığı için teşekkür etmek gerek!

*** 

Konunun kilometre taşlarından biri şudur:

Fatih Sultan Mehmet 1453’te çağın en ileri silahları ve strateji dehasıyla İstanbul’a girerken Almanya’da Gutenberg’in matbaası da baskıya giriyordu. 

O önemli eşikte Osmanlı, askeri gücünü matbaa ile birleştirebilirdi, olmadı.

Toprakta tarım devrimi neyse, beyinde matbaa oydu.

15. yüzyıl biterken Avrupa’da 1700 matbaa, 40 bin çeşit 20 milyon kadar basılı kitap vardı. 

Osmanlı’da hat sanatçıları elle ancak yüzlerle ifade edilebilecek kitap yazıyordu. 

Tam üç asır Osmanlı’nın matbaayla ilgisi olmadı. 

Fakir bir Macar köylüsünün çocuğu olarak Osmanlı’ya esir düşen İbrahim Müteferrika’nın çabaları sonucu Gutenberg’den 272 yıl sonra matbaayla tanıştık! 

Saraydaki Osmanlıca ile halkın kullandığı Türkçe arasında da Mahir Ünal’ın deyişiyle büyük bir kopukluk vardı!

Matbaanın İstanbul’a gelişinden 1830’a kadar, yüz yılda İstanbul’da basılan kitap sayısı sadece 180’di!

O dönemdeki çağı yakalama hamleleri Prof. Dr. Niyazi Berkes’in tanımıyla hep yarım kaldı. 

Ta ki Mustafa Kemal Atatürk’ün daha Kurtuluş Savaşı sürerken büyük bir kuruluş mücadelesi verdiği günlere dek.

Birinci Dünya Savaşı sonunda nüfusu 17 milyondan 12 milyona düşmüş Anadolu’da okuryazar oranı sağlıklı bir sayım olmadığı için tam bilinmiyor ama erkeklerde yüzde 5-6, kadınlarda da binde 2-3 civarında olduğu genel kabul gören bir istatistik.

Kadınlarda binde 2-3!

Cumhuriyetin ilanıyla yazma seferberliği de ilan edildi.

Bize özgü sözcüklerimizi telaffuz etmeye de uygun yeni bir alfabeye geçildi. Halkın dili devletin de dili oldu.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” diyen Atatürk’ün bu stratejisinden hareketle başta Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi olmak üzere bilim kaleleri inşa edildi. Burada hem tarihimizin tüm dilleri hem de başlıca dünya dilleri eğitim, araştırma konusu yapıldı.

*** 

Bugün dünyada 6 bin kadar dil var. 2 bin kadarı aktif konuşuluyor. Her yıl 20 dil kayboluyor. 

Türkçemiz bu büyük diller okyanusunda tüm kirlenmelere, erozyonlara karşın yaşamını sürdürüyor. Türkiye Türkçesi, 20’yi aşkın Orta Asya Türkçelerine rehberlik ediyor. 

Bu güce omuz vermek yerine tekme atmaya çalışan Yunus Emre’ye çarpar, Kaşgarlı Mahmut’a çarpar, Yusuf Has Hacib’e çarpar, Karacaoğlan’a çarpar, Dadaloğlu’na çarpar, Nâzım Hikmet’e çarpar, Âşık Veysel’e çarpar...

Bugünkü iktidar sahipleri iletişim dünyasına, Osmanlı içindeki dar kafalıların altı asır önce Gutenberg’in matbaasına baktığı gibi bakıyor.

Dünya iletişimin gücüyle sanayi 6.0 üretimine hazırlanıyor... 

Bizdeki iktidar iletişimden suç üretme yasalarını hazırlıyor.

İçinden geçtiğimiz dönemeç, çatallaşan aydınlıkla karanlığın ortasında bir alacakaranlık.

Seçim hepimizin...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

100. yılı yaşamak! 7 Mayıs 2024
Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları